Yunusca - Mihalıççık Belediyesi Kültür Yayınları: Yunus Emre

Yaşadığı Dönem

Yaşadığı Dönem ve Siyasi Panorama

Yunus Emre, XIII. Yüzyılın son yarısında Sivrihisar civarında yahut Bolu mülhakatından Sakarya suyu civarındaki köylerden birinde yetişmiş bir Türkmen köylüsüdür (Köprülü, 1966: 222)
Merhum Fuad Köprülü, görüldüğü gibi, Yunus Emre’yi Eskişehir ya da Bolu’da yaşamış olarak
göstermektedir. Yunus’un Karaman’lı olduğunu da iddia eden ciddi ilim adamlarının varlığı, bu
hususun oldukça tartışmalı ve kesinliksiz olduğunu göstermektedir (Yaşar, 1984: 11). Amacımız,
tartışmaları değerlendirerek Yunus’u belli bir bölgeye mal etmek olmadığından, sadece konunun
ihtilafl ı olduğunu zikretmekle yetiniyoruz. Yunus Emre’nin ne zaman, nerede doğduğu, nasıl yaşadığı ve nerede öldüğü kesin olarak bilinmemekle beraber (Yaşar, 1984: 5), vesikalara göre onun, Miladi 1240 veya 1241’de doğduğu, H. 707 M. 1307-1308 tarihini takip eden seneler arasında
vefat ettiği kuvvetle tahmin edilmektedir. Yunus Divanı’nın baş tarafındaki uzun bir mesnevide buna dair iki muhtelif kayıt var ki, Yunus’un her halde o tarihten sonra öldüğüne kati bir delil sayılabilir:

Söze tarih yedi yüz yedi idi
Yunus can doğruluğa kıldı kadı
Yunus canı bu yolda fedayıdı
Anın için tarihi yedi yüz yedi
(Köprülü, 1966: 222-224).

Yunus’un yaşadığı asırdaki siyasi durum oldukça çalkantılı ve karmaşıktı. XIII. yüzyılda, İslam
dünyasına Doğu Batı’dan saldırılar başlatılmıştı. Yunus işte böyle bir ortamda halk üzerindeki
sosyo-psikolojik gerginliği, ilahilerinde terennüm ettiği ilahi sevgi ile hafi fl etmeye çalışıyordu.
Moğol istilası sebebiyle Horasan’dan Anadolu’ya gelip yerleşen Horasan Erleri’nden bir aileye mensup olduğu, bu ailenin Sivrihisar yakınlarındaki Sarıköy’e yerleştiği ve Yunus’un da XIII. yüzyılın ikinci yarısında burada dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Bu devir, Anadolu’da ruhi, siyasi ve sosyal yeni bir mayalanma ve yoğrulma çağının başlangıcıydı. Batı’dan gelen ve aralıklarla birkaç yüzyıl süren Haçlı, sonra Doğu’dan gelen Moğol akını Anadolu’yu ve Anadolu insanının aklını ve kalbini allak-bullak etmiş, dış savaş bitince iç savaş başlamıştır (Karakoç, 1976: 71).

Yunus’un yaşadığı bu dönem, Müslüman Türk’ün felaket ve sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bir
dönem olarak görünmektedir. Yaşanan siyasi, sosyal ve psişik sıkıntılarının, Yunus’un fi kir ve
zikrinde, şiir ve sanatında yankısını bulmaması düşünülemez. Onun şiir ve ilahileri, aşk ve şevkle
terennüm ettiği sözleri, o devrin siyasi ve sosyal tablosu hakkında önemli mesajlar içermektedir.

Prof. Dr. Şahin Filiz
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi